Kayıtlar

Memleket'in Danteleri

Ah bizim memleketin Dante'leri Sen,ben ve bay ölüm olan Özlediğini hissediyor gibiyim Yol altında artık olan o hayatını Guelfol'lar devam ediyor nesilce işte Şehirden sürgün,şehirden bir avuç sürgün Ghibellino devridir devir çalın çanları Gidiyor işte memleketimin Dante'leri Yarım kalmış ömürlere Ortasında beklediğimiz merdivene Hayata İşte şimdi kaldırın kadehleri Gidişe diyorum yani Gitmek zorunda bırakılanlara Ve tabi bırakanlara

Bizim Kuruş Kumarları

Bize bizden olanlar gelsin Çalan Anadolu sazlarının türküleri Çınlasın kulaklarımızda Kesilsin Kesilsin milletimin kuruş kumarları Satanlar sizsiniz efendiler bu kumar sizin ve vurgun bizim Diyarbakır'ın ağıtını duymaktan ne zaman vaz geçtiniz? Doğu'yu vatandan ne zaman saymaz oldunuz Yıkılınız Yıkılınız ki bitsin Bitsin milletimin bu zorbaya çalan oyunu Kırdıranlar sizsiniz efendiler;                                               Kırılan ve ölen biz Unuttunuz efendiler,unuttunuz ne çabuk çekilen acıları Vurulan beyaz güvercinlerin kanı sizin de kanınız Siz merhameti nasıl unuttunuz? Bizim kuruş kumarları Ah benim talihsiz kaderi hayli epeyden çizilen halkım Aydın'ın efesi Trakya'nın yiğidi Kalkın efendiler,silkelenmek sizin hakkınız Bize geliyor işte bizden olanlar,                                      Yunus Emre'nin türküsü                                       Mevlana'nın semasıdır gönüllerinizi bayram eden Kalkın ayağa işçiler,efen

Selam Olsun

Ve görüyorsun ki şiirlerim biraz eksik                                                 Dizelerimi benliğinde bulabiliyorum                                                 Dizelerim sende saklı Fark ediyorsundur, hayatım şu sıralar tas tamam                                                  Hayatım şu sıralar biraz daha sen                                                  Biraz daha özgürlük ve hasret                                                  Hasret yanan alevden ve kor kıvılcımlardan Yaşıyorsun ve yaşarız zaten en nihayetinde                                                   Sene henüz 1918 olamasa da                                                   Hani dünyanın barışı tattığı ilk senedeki umudu gibi mesela                                                   Belki mevsimlerden bahar diyemesek de hala                                                   Alacalı şairlerin henüz alacalaşamayan dizeleri Bizi gene bir hasta hane önünde sarılırken yaşadığımız baha

Herkes Geleceğinin İşçisidir

Dinle! Bu kavga senin kavgandır ve Bekle! Bıkmadan lakin çok, Sakın! Bir adım bile geri atmadan Toprağını sululaştıran çamura inat Dört bir yanını saran düşmana rağmen Kaldır yumruğunu! Diren,diren ve diren 5 kuruşa geleceğini pazarlayanlara Yalılarından sana gülenlere Dinle! Emeğin gür sesidir bu Harekete geç! Yoldaş bir işçi gibi kana bulanmış emperyalizme inat Sakın! Al bayrağının tek yıldızını 40 küsur yıldızdan daha küçük görenlere Kaldır yumruğunu! Diren,diren ve diren 5 kuruşa seni Irak'a sürenlere Çuvallardan sana gülenlere Dinle! Zafer şarkıları çalıyor işte Şimdi saldır emperyalizme! Seni faşizme boğan karanlığa! İşte bu devrimin sesi Kalk! Yalnız sen değil,yoldaşlarınla kalk ayağa Yürü! Tükür sana hakkını ararken küfreden cellada Cellattan güç alan Birleşik Devlet'lere Kaldır yumruğunu! Emeğini alırken kaybettiğin yoldaşlara Hayatını kaybeden işçilere Tutsak kalmış uluslara Ve sıra sende , gülmek artık senindir işçim Ördüğün

Eller

Eco'nun robot şiirinden çok etkilenmiştim,ondan sonra yazdım. Mavi cennetler arasına sıkışmış bu eller benimdir.  Bana verilen;sonsuz evrendeki bir avuç sınırdan ibarettir toprağım  Ki ta kendisidir bu sınırları belirleyen,  Bir mantıksız ruh ve bir avuç düşünce.  Bir avuç eldir ;kimi kemikten,kimi tenden...  Dallar gibi açılıverir Allah’a.  Bir damla su da olsak evrende,  Umuda  dua  etmekten daha güzeli var mıdır? Güçlü olsa da dallarımız birbirimizden,  Toprak ve su farklı biçimlerle gelse de dallara,  Yahut bize gelen bir ömür değil midir nihayetinde?  Ellerle kazandığımız ellerle yitirdiğimiz. Dalları banknotlarla kuvvetlenenler benden daha çabuk ölüyor,  Benim sonum şimdiye uzaktır bir oda dolusu umut kadar. Zaman geçse de çizdiğimden kaçamıyorum.  Bu eller benim ellerim, bana ben olduğumdan verildi.  Onunla artık  dua ediyor  ama ümit etmekten utanıyorum...

Graz'dan esintiler

Graz'da olduğum vakit sevdiğim bir kız ile alakalı.Şiir gene de şiirdir.O artık hayatımda olmasa bile bana yazdırdığı şiirleri seviyorum Saat 4;Prag'tayım Akan ırmağın köprüsündeyim Çay içiyorum seni düşünerek Saat 5;Ben artık Roma'dayım Trevi Çeşmesi önü yakinen bir ışık süzmesi Meydan kalabalık ama yalnızlığın ağır bulutu var gökyüzünde Saat 6;Viyana'dayım Dağın tepesinde Tuna tam karşımda Kendimi alı koyamıyorum Kaçsam da aklımda yine sen  Nehirin akan hırıltısında sen  Yalnızlık bulutlarında sen,usanmadan sen İçimde sen varsın Özümde de sen Ben senle varmışım,doğuşumda sen Tik tak,tik tak Saat 7;İstanbul'dayım Senin evinin yolunda Yolunu gözlüyorum Artık karşımda sen varsın Ama tepemde senden arındırılmamış bir yalnızlık bulutu Gözlerimden senden bütünleşmemiş bir nehir  Kalbimde gene sen varsın ama Sen başkasının kalbindeyken. Ama gene de bilirim,şairin de dediği gibi; Biz seninle göz göze gelmeden hep birbirimize bakarız. Bilirim....

Sevda'ya şiirler

İçimde kime karşı duyduğum belli olmayan gizli romantizmin bir sonucu :)Aşka olan hayranlığımın eseri Keşke diye söze başladı Keşke erkeğin sözüne başladı Aşkları keşkeden öteye gidemedi Oysa ki Mecnun idi Leyla'ya,Mecnun'a dönen Piraye-i sevda  Kız gel dedi Erkek geldi Erkek sev dedi Kız zaten sevdim dedi  Ama kız durdu Keşke dedi